Türkiye deprem kuşağı içerisinde yer alan riskli bir bölgede. Özellikle son dönemlerde yaşanan yıkıcı ve sarsıcı depremlerden sonra depreme yönelik tedbir alınması konusunda çok daha hızlı hareket edilmesi gerektiğine dair inanç kamuoyunda hakim konumda. Bu anlamda bina depreme dayanıklılık test başvuruları, kentsel dönüşümde talep artışı ve deprem açısından riskli bölgelerden daha güvenli alanlara doğru göç gibi hareketlilikler var. Peki yaşadığınız konutun depreme dayanıklı olup olmadığını anlamanızın yolları nelerdir? Detaylar yazı dizimizde…
Öncelikle binanızla ilgili endişelerinizi gidermenin en doğru yolu bina dayanıklılık testlerine başvuruda bulunmak. Ancak bunu yapmadan önce binanın durumuyla alakalı genel bir fikir edinmek açısından bazı işaretleri değerlendirmeniz mümkün. Ayrıca binanız, 2000 öncesine aitse zorunlu deprem yönetmeliğine uygun olmama ihtimali yüksek. Bu tip yapılardaki en önemli sorunlardan biri hazır beton kullanım sayısının oldukça az olmasıdır. Dolayısıyla binanın yaşı, yapının sağlamlığı hakkında önemli fikirler veren detaylardan biri. Bunun dışında kontrol etmeniz gerekenler şunlar:
Ayrıca Bakınız; İstanbul’un Gelişmekte Olan ve Gelecek Vadeden 10 Bölgesi
Son dönemde deprem dayanıklılık testiyle alakalı başvuru sayılarında önemli bir artış var. Bunda deprem risklerinin iyice anlaşılmasının payı büyük. Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki depreme dayanıklılık testi sonucunda binası aşırı riskli çıkan yapılar mühürlenir ve yıkılır. Bu tip yapılar, yeniden inşa edilmek için kentsel dönüşüm teşviklerinden ayrıcalıklı olarak yararlanırlar. Ayrıca binada yaşayan kişilere konut inşası tamamlanıncaya kadar kira ve taşınma desteği gibi yardımlar yapılır. Dolayısıyla hayati öneme sahip bina dayanıklılık testlerini “bina riskli çıkarsa yıkılacak” endişesiyle ihmal etmek hayatınızı riske atmanız anlamına gelir.
Binanız için depreme dayanıklılık testini belediyeler veya Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlükleri tarafından yetkilendirilen özel kurumlara başvuruda bulunarak gerçekleştirebilirsiniz. Başvuru yaptırmadan önce binadaki yerleşiklerin de rızasının alınmasında fayda var. Aksi durumda binadan bir kişinin talebi üzerine yapılan dayanıklılık testi sonucunun aşırı riskli çıkması halinde binanın tahliyesine karar verilir. Bu kararın uygulanması sırasında birtakım sorunların yaşanması kaçınılmaz hale gelir. Ayrıca testle ilgili kararın bina yönetimi tarafından alınması, masrafların mülk sahipleri arasında pay edilmesini sağlar. Böylece cüzi fiyatlar üzerinden binanızla ilgili endişelerinizi giderecek test yaptırılabilir.
Bina yaşı: 1999 sonrasındaki binalar, zorunlu deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilir. Dolayısıyla eski tip binalara göre daha dayanıklı yapıya sahip olma ihtimalleri yüksektir.
Projeye uygunluk: Yapı denetimi tarafından denetlenen projenin uygulama aşamasında da değiştirilmeden tamamlanması gerekir. Ancak onaylanan projede olmaması durumunda konutlara balkon eklemek, ekstra asansör, dükkan gibi proje dışında yenilikler yapmak binayı riske sokabilir. Ayrıca sonradan yapılan kolon kesimlerine benzer en ufak değişiklikler de binayı riske atan durumlar arasında.
Zemin: Dolgu veya dere yatağı gibi alanlarda inşa edilen binanın beton kalitesine bakmanızın bir anlamı olmaz. Söz konusu bu tip binaların beton kalitesi ne olursa olsun deprem anında zemin kayması nedeniyle çökmesi mümkündür. Dolayısıyla zemin etütleri yapılmadan gelişigüzel inşa edilen konut projeleri risklidir.
Temel ve kolon: Gelişen mühendislik tekniklerine uygun şekilde atılan temele sahip binalar, depreme karşı çok daha dayanıklı bir yapıya sahip. Örneğin radye temel, son dönemde depreme dayanıklı binalar inşa etmek açısından en çok tercih edilen yöntemler arasında. Aynı şekilde bina yapımı tamamlandıktan sonra kolonlara eklenen sismik izolatörler depremin şiddetine karşı binanın direncini artıran önemli uygulamalardır.